Kusurları Kucaklamak
7: Kusurları Kucaklamak ve Anlaşılmamış Olmanın Gücü
Mükemmellik bir serap. Eskiden onun peşinden koşardım—durduraksız. Hem sanatta hem hayatta her şeyin kusursuz olması gerektiğine inanırdım. Oysa artık biliyorum ki güzellik çoğu zaman beklenmeyende saklıdır: eğri çizgilerde, tereddütlü fırça darbelerinde, eşitsiz dokularda.
Artık gülümseyerek diyebiliyorum: “Ben iyileşen bir mükemmeliyetçiyim.”
Knowing adlı bu resmi 2004 yılında yaptım. Kusursuz bir görüntü arayışında değildim; içimdeki gerçeğe uzanıyordum. Dönüşümün, hem kişisel hem sanatsal olarak derin yaşandığı bir dönemin ürünü bu eser, Human and Metamorphosis (İnsan ve Metamorfoz) başlıklı solo sergimin de bir parçası oldu.
İlham kaynağı ise Tom Stoppard’ın yazdığı Rosencrantz & Guildenstern Are Dead adlı oyun. Shakespeare’in Hamlet’ine yepyeni bir bakış açısı getiren bu eserde, Hamlet bir sahnede eski dostlarına bir flüt uzatır ve şöyle der:
“Beni çalmaya mı kalkıyorsunuz? Beni bir flütten daha kolay mı sanıyorsunuz?”
Bu replik içime işledi. İnsanların birbirini tam anlamadan, tanımadan yönlendirmeye çalışmasını; sanki bir enstrümanmışız gibi davranmalarını düşündürdü.
İşte Knowing bu hissiyatın sessiz ama güçlü bir cevabı oldu.
“Ben bir enstrüman değilim.
Ben bir senfoniyim.”
Bu tablo, iç dünyamızın karmaşıklığını, kırılganlığını ama aynı zamanda taşıdığı sesi anlatıyor. Kusurlar, lekeler, çarpıklıklar… Hepsi bu senfoninin bir parçası. Çünkü gelişim, cilalanmış değil. Gerçek. Dağınık. Çıplak.
Tıpkı yaşam gibi, sanatımda da artık her kusuru düzeltme çabasını geride bırakıyorum. Aksine, onları onurlandırıyorum. Çünkü bu izler, sadece bir sonuç değil, bir yolculuğun hikâyesi.
Bu eserle sormak istiyorum:
Senin yaratıcı yolculuğunda kusurlarla ilişkin nasıl?
Kendimizi yargılamadan, eksiklerimizi utanmadan, iç sesimizi susturmadan…
Gelin birlikte düşünelim: Gerçekten anlaşılmak mümkün mü?
Ve belki de en güzeli: Gerçekten anlaşılmaya çalışmak gerekiyor mu?
🎨 Knowing – tuval üzerine yağlı boya, 85 x 65 cm
🖼️ Human and Metamorphosis solo sergisinden, 2004
İlham Her Yerde
6: Her Yerde İlham Bulmak
Yaratıcılığım tıkandığında ilk döndüğüm yer hayattır. Bazen bir sergi salonunun sessizliği, bazen yeni bir kitabın kokusu, bazen de ormanda sessizce yürümek… Hepsi bana yeniden başlamak için fısıldar gibi gelir.
Sanatçının İçine Yolculuk
Sanatçının İçine Yolculuk
5: Sanatçının İçine Yolculuk: Sessizliğin İçindeki Merkez
Bazı sabahlar, uyanır uyanmaz dünyayı karşılamadan önce, sadece gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıyorum. Kısa bir meditasyon… belki sadece 5 dakika. Ama o birkaç dakika, günümün yönünü değiştiriyor. Zihnimi susturmak hâlâ kolay değil; sürekli bir koşuşturmaca hâlindeyim çünkü. Ama bu durma hâli bana iyi geliyor.
İçsel Bir Yansıma
İçsel Bir Yansıma
Bölüm 4: Kendinle Baş Başa – İçsel Bir Yansıma Ritüeli
Her akşam, günün sonunda kendimle baş başa kaldığım sessiz bir ritüelim var. Bazen yorgun, bazen fikirlerle dolu, ama her zaman iç sesimi duymaya niyetli… Elime günlüğümü alıyorum ve gün içinde neler olduysa kısa da olsa yazmaya başlıyorum.
Kendine Ait Yaratıcı Bir Alan Yaratmak
Ait Yaratıcı Bir Alan Yaratmaak
Melbourne’da yaşayan canım kardeşim Nurdan bizi Arizona’da ziyaret etti. Ne kadar mutlu olduğumuzu tarif etmem gerçekten zor! Kısa bir ziyaret olmasına rağmen her anı dopdoluydu—sanat mekânlarını keşfettik, Arizona’nın bambaşka doğasını hayranlıkla izledik, hayat, sanat ve hayaller üzerine saatlerce sohbet ettik. Zaman nasıl geçti anlamadım, hatta haftalık paylaşımımı yapmayı bile unuttum!
Yaratıcı Süreçte Esnekliği Benimsemek
Yaratıcı Süreçte Esnekliği Benimsemek
Geçenlerde, yaratıcı yolculuğumun şekillenmesinde sadece kitapların ve günlük tutmaya olan sevgimin değil, aynı zamanda hayatın bana öğrettiği değerli derslerin de etkili oldugunu paylaşmıştım. Bu seriyle sanatsal pratiğimde büyük fark yaratan bazı ipuçlarını ve stratejilerini sizlerle paylaşmak istedim. İşte bunlardan ilki: esnekliği benimsemek.
Kitap Aşkı
Kitap Aşkı
Bir kitap tutkunu ve yaşam boyu günlük tutan biri olarak, yaratıcılık benim pusulam oldu. Sanatsal pratiğimi derinleştirme yolculuğumda, zamanımı yönetme ve üretkenliğimi artırma konusunda beni tamamen dönüştüren ipuçları ve stratejiler keşfettim. Bu içgörüler sürecimi kökten değiştirdi ve şimdi onları sizinle paylaşmak için sabırsızlanıyorum!
Gelsin, hayat bildiği gibi gelsin
Gelsin, hayat bildiği gibi gelsin…
Aralık ayından bu yana adeta bir göçebe gibi hissediyorum, Amerika’daki yeni hayatımıza alışmaya çalışırken farklı evler ve mekanlar arasında gidip geliyorum. Sürekli değişim içinde, kendime sadık kalmaya gayret ediyorum. Çünkü benim için “ev” aslında bedenimin ve bu yeni çevreye, iklime uyum sağlamak benim çok önemli.
Duygu Sağıroğlu Anısına
Duygu Sağıroğlu anısına
Sahne tasarımcısı ve Sinema Yönetmeni Duygu Sağıroğlu, 30 Nisan 2023 de 90 yaşında aramızdan ayrıldı. Her veda erken derler bu da öyle oldu, ya da sanırım ben, onun hep bizimle olacağını hayal ediyordum. Bu dünya ya kocaman bir iz bıraktı ona hiç şüphem yok, ama biliyorum ki benim gibi yoluna ışık tuttuğu, hayatına dokunduğu nice tasarımcı da var.